Klasik Türk musikisinin sembolü olan sazımızın tambur
olarak yazılması ne zaman başladı bilmiyoruz ama Cemil Bey’in 1910’lı yıllarda Orfeon
Plak Şirketince yapılan taş plaklarının üstü hem Osmanlı hem de Latin
harfleriyle yazılmış. Osmanlıcasında nun harfi ile طنبور ‘tanbur’ ve طنبوری ‘tanburi’
şeklinde yazılırken Latin harfli kısmında ‘tambour’ ve ‘Tambouri Djemil Bey’
yazıları görülüyor. Harf devriminden ortalama 15 yıl önce yayınlandığını düşünürsek
‘ara taxim’ deki -ks karşılığı olarak x harfi iyi bir aktarım olmuş.
‘Tanbur
değil, tambur’ iddiasında olanların dayanağı, Türkçede
-nb harfleri yan yana gelince -n harfi -m okunur kuralı. Kanbur: kambur, penbe:
pembe vs. Bu nedenle tanbur da tambur yazılıp okunmalıdır deniyor. Kamûs-ı
Türkî’nin orijinalinde tanbur şeklinde yazılırken Tercüman gazetesi tarafından 1985
yılında "Temel Türkçe Sözlük" adıyla yeniden yayınlanan
güncelleştirilmiş nüshasında tambur olarak değiştirilmiş. D. Mehmet Doğan’ın ‘Büyük
Türkçe Sözlük’ünde de tambur olarak geçiyor. Dil Kurumu’na ait http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts
ile Büyük Türkçe Sözlük’ün http://www.buyukturkcesozluk.net/ sitelerinde tanbur yazınca çıkmıyor, ancak
tambur kelimesini girerek bir maddeye ulaşabiliyoruz.
Tambur şeklinde kullanımın çoğunlukla müzik dışı çevrelerde
görülmesi zaten cevabı kendiliğinden veriyor. Türk musikisi camiasında böyle bir tartışma yoktur, çünkü hiç kimse
tanbur sazına tambur demez, hatta tambur denmesi pek hoş karşılanmaz. Geçmişten
günümüze Türk musikisi ile ilgili kitaplara, tanbur metodu kitaplarına,
internetteki Türk müziği sitelerine, devlet korolarının, çalgı yapımcılarının,
icracıların sitelerine baktığımızda hep tanbur yazıldığını görürüz. Hiçbir
tanburi sazını tambur, kendini tamburi olarak adlandırmamıştır. Cemil Bey’in Rehber-i
Musiki ve Rauf Yekta Bey’in Türk Musikisi kitaplarında da kullanılan kelime
tanburdur.
Anlaşılan, sözlük yazarları kelimeleri sadece imla
kurallarını gözeterek yazıyorlar ve tartışmalı durumlarda o kelimenin ilişkili
olduğu çevreye danışma ihtiyacı hissetmiyorlar. İddia edilen kuralı
genelleştirecek olursak o zaman İstanbul’un da İstambul olarak yazılması
gerekirdi. Yok, o özel isim denecek olursa tanbur da ait olduğu
camiada özel bir isimdir.
Kısacası, Türk musikisi çevrelerinde tanbura tanbur denir. Aslı budur ve
sözlükçülerin müzik dışı çevrelerin kullanımını doğru gibi
göstermeleri hatalıdır. İmla ile fazla oynanırsa nerede sonlanacağı belli
olmaz. ‘Canım, yumuşatma işareti
kullanmasak da olur, kar veya kâr, cümlenin gelişinden anlaşılır’ derseniz sonunda ‘Birlikte iş yapalım, karını paylaşalım’
esprilerine geliriz.
herşey çok güzel fakat iyi bir örnek olarak düşünülen son cümleyi şahsen yazının içeriği ve derinliğine uygun bulamadım ,eminim daha iyi örnekler yazılabilirdi.lütfen bu düşüncemide muhafazakarlık ya da espri anlayışı gıtlıgı ile yargılmayın ,sadece bu kadar hassas,naif bir konunun bu kadar güzel bir izahına yakıştıramadım,yinede bu paylaşım için teşekkür ederim, fikrimide dile getirmeden edemedim kusura bakmayın.saygılar...volkan incüvez
YanıtlaSilsondaki örnekleme hariç güzel bir yazı
YanıtlaSilHüseyin Bey, elinize sağlık güzel ve açıklayıcı bir yazı olmuş. geçtiğimiz günlerde ben de "tanbur" ile ilgili naçizane bir blog yazmıştım. olayları kendi penceremden yorumlamış, dilbilgisi tarafına değinmemiştim. sizin için bir mahsuru yoksa, okuyucunun kafasında "tanbur vs tambur" hadisesini daha bütünlüklü hala getirebilmek ve kendi yazımdaki boşlukları doldurabilmek adına bu yazınızı kendi blogumda linkleyeceğim. blogumun linki: http://bit.ly/1nz6Jkg
YanıtlaSilTabi yayınlayabilirsiniz ama bu yazı tamamen bana aittir ve lutiye sayın Hüseyin Fırat'la bir alakası bulunmamaktadır.
SilKanaatimce biz TDK'ya bağlı kalmalıyız. İtirazınızı onlara iletmek en doğrusu.
YanıtlaSilkonser programına tanbur mu tambur mu yazalım diye ikilemde kalmıştık. yukarıdaki yazının üslubunu gördükten sonra gönül rahatlığıyla tambur yazıcaz:) oh canıma değsin:)
YanıtlaSilBir müzikolog olarak küçük bir "bağlı ilave" yapmak isterim. Enstrümanın köken adı "tanbur"dur ve bu kelime arapça kökenlidir. Türkçe'ye dahil oluşu sizin de bahsettiğiniz üzere imlâ kuralları gereği "tambur" olarak olmuştur. Yıllar boyu doğrusu "sarmısak" olmasına rağmen yanlış ama yaygın kullanım olan "sarımsak" ile baş edemeyen TDK, en son ikisini de doğru olarak Türk Dili'ne eklemiştir. Konumuz içeriği de aynı ölçüde yaygın bir kullanım olsaydı; "nb" harflerine rağmen ikisini de kabul ederdi diye düşünüyorum. Özetle kelimenin Türkçe'si tambur olsa dahi biz sanat dalında meslek erbabı kişiler bunun özgün hali olan "tanbur" kelimesini kullanırız.
YanıtlaSilDipnot: Resital gibi programlarda da "tanbur" yazarız. :)
Emeğinize sağlık. Sevgilerimle...
Merhaba yukarıdaki yazı benimle alakalımı bilmiyorum ama bir çok kez yazdım.
YanıtlaSilHep söylenen tdk’ya bakın ama tdk da yazanın bir kaynağı yok.
Bahsedildiği üzere tambour Fransızca davul demektir ve bizim sazımızla bir alakası yoktur.
Buna söyle bir örnek verebilirsiniz osmanlının son dönemlerinde İstanbul’da hakim olana fransızcanın etkileri bu saza tambur denmesine sebep oluyor da diyebiliriz .
Tanburi cemil beyin plaklarında
Tambouri djemil bey yazmakta.
Bu da bu saza halen tambur diyenlere gelsin.
Nasıl cemil djemil değilse,tanbur tambur değildir.
Öyle olsa bu saza senelerdir emek veren üstadlarımız kendilerine tanburi sazlarınada tanbur demezlerdi.